BİZDEN


31/12/2020

Değerli dostlar,

Eşimle birlikte ülke ödevimizi en iyi şekilde yerine getiriyor eğitim ruhuna katkıda bulunmak için tüm gücümüzle çabalıyoruz. Uzaktan yaptığımız eğitimlerde ekranın diğer tarafı için gün biterken diğer tarafında ise yeni bir gün başlıyor. Sevgili eşim Uğur Uğural bu konuda çok anlamlı ve bir o kadar da sıcacık duygular barındıran bir yazı yazmış. Aynı anda aynı gökyüzünün altında yaşadığımız eş zamanlı farklılığı kendisinin kaleminden sizlerle paylaşmak istedim: 

''Saklıkent Kayak Köyü Merkezi'nde dağ evindeyiz. Dağın eteklerinde bir çok lüks villa bulunuyor. Yoğun kar yağışı alan bu bölge, Bakırlı Dağı zirvesinin muhteşem manzarasıyla birleşince görsel bir şölen oluşuyor. Bu kusursuz tablonun içinde bir ‘can’ bir anne düşünün. Yavruları uzakta ve aç. İnsanlar o annenin farkında değilken o bulabilirse eğer; yiyebildiğini, doğruca çocuklarının yanına gidip onların yemeleri ve açlıktan ölmemeleri için kusuyor. Yavrularını korumak adına canını hiçe sayıp soğuktan donmasınlar diye onları kilometrelerce ağzında taşıyor. Hemde aç karnına... Sevgili eşim Çiğdem ile birlikte bu fedakar anneyi yaklaşık 10 km aşağıda bulunan piknik alanına kadar takip ettik. Bankların arkasında bulunan taş ocaklara sığınan ve donmak üzere olan yavrularıyla tanıştık. Yavruları ısıtıp doyurduktan sonra onları yuvamıza götürdük. Geçici bir çözüm belki ama kendi arsamızda bu güzel aile için hızlıca bir konfor alanı inşa ettik. Hatta bir odun sobası kurduk. Bu alanda, ocağımızda pişen her yemeği onlar içinde planlıyor ve paylaşabiliyoruz. Hem anne hem yavrular güçlenip sağlıklarına kavuşsunlar diye bu günlerde özel menüler hazırlıyoruz. Mevcut durum beraberinde üstümüze önemli sorumluluklar da yüklüyor. Ama bölgede bakıma muhtaç daha nice aile var. Ayrıca hangi şehirde hangi bölgede oldukları farketmiyor bizim için. Bu bembeyaz zirvede; uyduyla çevrimiçi olduğumuz yoğun iş tempomuzdan her gün bir şekilde arttırıyor daha çok yoruluyor ama elimizden gelen zamanı bu ailelere bu ‘can’ lara seve seve ayırıyoruz.

Onlara yaşam desteği için görüşmeler yapıyoruz. Dışarıda donma ve aç kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalıp yaşam mücadelesi veren bu ‘can’ ların ve daha nice annenin koşulsuz sevgisinin tadına varıyor; onlara nefes olmak için attığımız adımlarla ruhumuzda bir parçanın tekrar uyandığını keşfediyoruz. Bu fırsatı kaçırmamış olmak bir ayrıcalık bizim için. Çünkü onlarca seçenek var. Bazen bu seçenekleri göremediğimizde otomatik tepkiler verebiliyoruz. Ancak unutmamamız gereken birşey varki, biz insanlar yaptığımız seçimlerle hayatımıza yön verebiliriz. Çocukları aç kalmasın diye gözünüzün içine bakarak konuşan ‘can’ ların o muhteşem dostluğunu kazanmak hem dünyalara bedel hemde karşılığı olmayan anlamlı bir ödül.

Gerek özel gerek devlet kurumlarına yaptığımız çalışmalarda da hayvan sevgisinin öneminden ve bu konuda atılacak temellerin üzerine inşa edilmiş bir ailede çocuk yetiştirmenin; empati, şefkat, özgüven gibi  farklı davranışsal sonuçlar doğuracağından bahsediyoruz. Tüm canlılar sevilmeye, zaman ve emek verilmeye layıktır. Bu emeği onlardan esirgemeyen tüm hayvansever dostlara selam olsun. Hayvanseverler duygusal, halden anlayan, doğa tutkunu, empati dolu, ruhu cömert, kocaman kalpli güzel insanlardır... Unutmayalım ki; çocuklara hayvan sevgisi kazandırmak gelecekte olacakları kişi için yapılacak en güçlü yatırımdır. Çocuklara tüm canlıların yaşama hakkı bulunduğunu ve saygıdeğer olduklarını göstermemiz gerekir. 

Bizde aile olarak böyle yapıyoruz. 

***

Çocuk ve eğitim demişken...

Milli Eğitim Bakanlığımız ile yaklaşık 4 aydır oldukça yoğun bir iletişim trafiği içindeyiz. Bakanlığımız ile paylaştığım bilimsel verilere ve gerçek değerlere dayalı çalışmalarımın dikkat çekip ilgi görmesi onca emeği, hazırlığı ve yaşamımı anlamlı kılıyor. Gerek Sayın Bakanımız Sevgili Ziya Selçuk Hocamızın gerekse Sayın Bakan Yardımcımız Mustafa Safran Hocamızın makamlarından, tarafıma iletilen bu konudaki çok değerli geri bildirimleri; çocuklarımız için daha fazlasını yapmak daha çok çalışmak daha çok üretmek adına ilham kaynağı oluyor ve bana güç veriyor. Özellikle salgın döneminden sonra normal yaşantımıza dönüşte - birbirimizle yüz yüze geldiğimizde - yapılacak çok daha fazla işimiz olduğunu görüyorum. İşte o gün; herşey daha yeni başlamış olacak. Minik ellerin kalp ve virüs resimleriyle dolu birbirinden muhteşem binlerce mektubuna daha nice cevaplar vermiş olacağız. Bende o günler için üstüme düşeni yapıyor ve şimdiden ciddi bir şekilde bu sürece hazırlanıyorum. 

Devletimizin MEB gibi çok önemli bir kurumunda çocuklarımızın geleceği adına yapmak istediklerinizi, çizginizi, tutkunuzu anlayan; bu yolda sıcak ve samimi desteğini esirgemeyen, yanınızda olduğunu hissettiren Sayın Bakanımız ve Sayın Bakan Yardımcımız gibi değerli eğitimci ve yöneticilerin varlığı o kurumun çocuklarımızı bilgiyle yetiştirip donanımlı bir şekilde geleceğe hazırlamak uğruna saygı-sevgi hizmet kültürüne ne denli değer verdiğini bu uğurda nasıl büyük bir çaba harcadığını gösteriyor. 

Özellikle geçen haftalarda sevgili Bakan Yardımcımız Sayın Mustafa Safran Hocam’ın bir yazışmamıza cevaben tarafıma gönderdiği mail bana bu çerçevede çok şey farkettirdi, beni çok duygulandırdı ve mutlu etti. Bu vesile ile hem kendilerine hem Sayın Bakanımız Ziya Hocamıza tekrar teşekkür ediyorum.

Bakanlığımız ile gerçekleştirdiğim çalışmalarda tüm diyalogların mimarı, eşim ve meslektaşım Çiğdem’in emeği benim için çok özel ve ayrıcalıklı bir yere sahip. ‘Bu bir ülke ödevidir’ diyerek bu müthiş ruha katkıda bulunup; yoğun temposunda emek ve zamanını tüm şefkatiyle benimle paylaşan, her anımda yanımda olup çizgimize anlam ve sonsuz bir derinlik katan sevgili eşime sizlerin huzurunda teşekkür etmek istiyorum. Onunla evli olduğum için kendimi çok değerli hissediyorum.

Bu projeye üst düzey kamu yöneticileri, çeşitli illerdeki okul müdürleri, öğretmenler, veliler, akademisyenler, iş insanları, sanayi kuruluşu yatırımcıları ve üniversite öğrencileri sezgileriyle bakış açılarıyla ve görüşleriyle büyük bir emek verdi. Kendilerine minnet ve teşekkürlerimi sunuyorum.

Ankarada yaptığım görüşmeler sonrasında çocukluğuma geri dönüyor ve İvedik Caddesinden Hazar İlkokulu’na kadar yürüyorum. Okul yolunda çocukluk arkadaşlarımla buluşuyor onlarla konuşuyorum. Bana muhteşem anılar ve binlerce öpücük hediye eden anne babama evimizin bulunduğu on dördüncü sokakta Tümer Apartmanı'nın önünde teşekkür ediyorum...

2020 yaşadığımız acılara, sevdiklerimizin kayıplarına, tuttuğumuz yaslara, yaşam sınavlarına,sınama ve güçlüklere rağmen; sevgili eşim ve kendim adıma bir onur ve gurur yılı oldu.

Paylaşacak çok şey var.

Sevgiyle kalın.''



Link :

Çiğdem Gül Uğural Resmi Web Sitesi © YASAL UYARI: 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nu hükümlerince yayın yapan sitemizdeki her türlü içerik, yazılı izin almak ve ilgili sayfamıza link vermek koşulu ile yayınlanabilir. Aksi durumlarda yasal hakkımız saklıdır.